Barnabas İncili: Tarihi, İçeriği ve Tartışmaları
Barnabas İncili Nedir?
Barnabas İncili, Hristiyanlıkta bilinen kanonik dört İncil (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna) dışında kalan, apokrif (resmi olarak kabul edilmeyen) bir metindir. İsa’nın havarilerinden Barnabas’a atfedilen bu İncil, tarihsel açıdan büyük tartışmalara yol açmış ve özellikle İslam dünyasında ilgi çekmiştir. Barnabas İncili’nin bazı bölümlerinin, İsa’nın Tanrı’nın oğlu olmadığını iddia etmesi ve İslam peygamberi Muhammed’in gelişini müjdelemesi, metni Hristiyanlık inançlarıyla ciddi bir şekilde çelişir hale getirmiştir.
Bu yazıda Barnabas İncili’nin tarihi, içeriği, İslam ve Hristiyan dünyasındaki yeri ve otantiklik sorunları derinlemesine incelenecektir.
Başlıklar
Barnabas İncili’nin Tarihi
Barnabas İncili’nin tarihi ve kökeni hakkında kesin bilgiye sahip olunmamakla birlikte, çoğu bilim insanı bu metnin ilk olarak 5. ya da 6. yüzyılda kaleme alındığını düşünmektedir. Bu durum, metnin İsa döneminde yaşamış bir kişi olan Barnabas tarafından yazılmadığı anlamına gelir. Aksine, Barnabas İncili’nin yazarı ya da yazarları büyük olasılıkla daha sonraki dönemlerde, Hristiyanlık ve İslam arasındaki tartışmalara yanıt vermek amacıyla bu metni oluşturmuşlardır.
Barnabas İncili’nin tarihi kökenleri konusunda pek çok teori bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar, metnin Arap coğrafyasında ya da Müslüman egemenliği altındaki topraklarda yazılmış olabileceğini öne sürmüşlerdir. Bu görüş, özellikle İsa’nın peygamber olarak betimlenmesi ve Muhammed’in müjdelenmesi gibi İslam teolojisiyle örtüşen unsurlar göz önüne alındığında, mantıklı görünmektedir. Bununla birlikte, metnin tarihsel doğruluğunu destekleyecek yeterli kanıt bulunmamaktadır.
Barnabas İncili’nin İçeriği
1. Tanrı ve Peygamberlik Kavramı
Barnabas İncili’nin en dikkat çekici yönlerinden biri, İsa’nın Tanrı’nın oğlu olmadığını ve bir peygamber olduğunu iddia etmesidir. Hristiyanlığın ana akım teolojisinde İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu ve Üçleme (Baba, Oğul, Kutsal Ruh) inancına dayanan merkezi bir doktrin bulunur. Ancak Barnabas İncili, İsa’nın sadece bir insan olduğunu ve Tanrı’nın gönderdiği bir peygamber olarak görev yaptığını savunur.
Metin boyunca İsa’nın Tanrı’ya ibadet ettiği, halkı doğru yola çağırdığı ve Yahudilerin beklediği Mesih’in kendisi olmadığını belirttiği anlatılır. Bu, İsa’nın Tanrısal doğasını reddeden bir görüşü savunan apokrif bir öğreti olarak öne çıkar.
2. Mesihlik ve Yahudilerin Beklentileri
Barnabas İncili, Yahudilerin beklediği Mesih’in İsa olmadığı iddiasını öne sürer. Yahudiler, Tanrı’nın kurtarıcısının geleceğine dair peygamberliklere dayanarak Mesih’i beklemekteydiler. Ancak metinde İsa, kendisinin Mesih olmadığını ve gerçek Mesih’in daha sonra geleceğini belirtir. Bu yaklaşım, Hristiyanlığın İsa’yı Mesih olarak kabul eden inancıyla doğrudan çelişir.
3. Son Peygamber Muhammed’in Müjdesi
Barnabas İncili‘nde yer alan bir diğer önemli unsur, İslam peygamberi Muhammed’in gelişinin müjdelenmesidir. Metin, İsa’nın dünyaya son peygamberin geleceğini ve bu peygamberin Muhammed olduğunu bildirdiğini iddia eder. Bu bölüm, İslam dünyasında Barnabas İncili’ne olan ilginin en büyük nedenlerinden biridir. İslam, İsa’yı bir peygamber olarak kabul eder ve Muhammed’in son peygamber olduğunu öğretir. Bu nedenle, Barnabas İncili’nde yer alan bu iddia, İslam inancını güçlendiren bir unsur olarak değerlendirilmiştir.
4. İsa’nın Çarmıha Gerilmemesi
Barnabas İncili’nin en tartışmalı bölümlerinden biri de İsa’nın çarmıha gerilmediği iddiasıdır. Kanonik İnciller, İsa’nın çarmıha gerildiğini, öldüğünü ve üçüncü gün dirildiğini anlatırken, Barnabas İncili’nde çarmıha gerilen kişinin aslında Yahuda İskariot (İsa’ya ihanet eden havari) olduğu iddia edilir. Bu anlatıya göre, Yahuda’nın Tanrı tarafından İsa’ya benzetildiği ve Yahudilerin onu çarmıha gerdiği ifade edilir. Bu olayın ardından İsa’nın göğe yükseltildiği anlatılır.
Bu bölüm, Hristiyanlıkta İsa’nın çarmıha gerilme ve dirilme doktrinine büyük bir meydan okuma niteliğindedir. İslamiyet de İsa’nın çarmıha gerilmediğini ve Tanrı tarafından göğe yükseltildiğini öğretir, bu da Barnabas İncili’nin İslam teolojisine uygun bir anlatıya sahip olduğunu düşündürmektedir.
5. Tevhid İnancı ve Üçleme’nin Reddedilmesi
Barnabas İncili, Hristiyanlığın Üçleme doktrinini (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh) şiddetle reddeder ve tek bir Tanrı’ya inanmanın gerekliliğini vurgular. Metin, İsa’nın Tanrı’ya ibadet ettiği ve kendisini Tanrı ile eş tutmadığını belirten ifadeler içerir. Bu, İsa’nın Tanrısallığını kabul eden Hristiyan teolojisiyle keskin bir zıtlık oluşturur ve metni tevhid inancına uygun hale getirir.
Tartışmalar ve Otantiklik Sorunu
Barnabas İncili, Hristiyanlık dünyasında büyük bir tartışma konusu olmuştur. İlk Hristiyanlar tarafından neden kanonik metinler arasına alınmadığı ya da bu kadar uzun süre neden gizli kaldığı gibi sorular, metnin otantikliğine dair şüpheleri artırmaktadır. Çoğu Hristiyan teolog, bu İncil’in İsa’nın yaşamıyla doğrudan bir bağlantısı olmadığı ve çok daha sonra, Orta Çağ’da yazıldığı görüşündedir. Bu nedenle, metin tarihsel olarak güvenilir kabul edilmez ve apokrif bir metin olarak değerlendirilir.
Ayrıca, metnin bazı bölümlerinde yer alan İslam’a dair unsurlar, Barnabas İncili’nin Müslüman bir yazar tarafından yazılmış olabileceği ya da Hristiyanlık ve İslam arasındaki teolojik tartışmalar sırasında şekillendiği düşüncesini destekler.
Metnin Hristiyanlık ve İslam Dünyasındaki Yeri
Barnabas İncili, Hristiyan dünyasında çoğunlukla apokrif bir metin olarak kabul edilir ve resmi Hristiyan doktriniyle çelişen öğretileri nedeniyle reddedilir. Ancak İslam dünyasında, özellikle İsa’nın çarmıha gerilmediği ve Muhammed’in müjdelenmesi gibi unsurlar, metne olan ilgiyi artırmıştır. İslam’a göre, Barnabas İncili, İsa’nın gerçek öğretilerine daha yakın bir anlatı sunmaktadır.
Sonuç
Barnabas İncili, Hristiyanlık ve İslam arasında tarihsel ve teolojik bir köprü olarak dikkat çeken, ancak otantikliği ve güvenilirliği konusunda ciddi tartışmalara yol açan bir metindir. Hristiyanlıkta kabul edilen temel öğretileri reddetmesi ve İslam’la örtüşen bazı unsurları barındırması nedeniyle apokrif metinler arasında özel bir yere sahiptir. Hristiyan dünyasında genel olarak kabul görmemiş olsa da, İslam dünyasında metne olan ilgi devam etmektedir.
Barnabas İncili, sadece tarihsel bir belge olarak değil, aynı zamanda dinler arası diyalog ve tartışmaların merkezinde yer alan bir metin olarak incelenmeye devam etmektedir.